Makyaj malzemeleri ve tamponlar: NASA ilk kadın astronotlara nasıl hazırlandı?

18 Haziran 1983’te uzay mekiği Challenger kalkışa hazırlanıyordu. STS-7, NASA’nın dünyanın ilk yeniden kullanılabilir uzay aracındaki yedinci mekik göreviydi.

Beş kişilik mürettebat arasında Kaliforniyalı fizikçi Sally Ride da vardı. O zamana dek sadece iki kadın uzaya gitmişti.

Sovyet kozmonot Valentina Tereşkova 20 yıldan uzun süre önce, 1961’de uzaya çıkarak tarih yazmıştı.

19 yıl sonra, 1982’de Sovyetler’in ABD’nin ilk kadın astronotu uzaya göndereceğini fark etmesinin ardından Svetlana Savitskaya uzaya gönderilmişti.

Botları ve gümüş rengi uzay giysileriyle astronot Barbie bebekler 1965’te piyasaya çıktı ama Amerikalı kadınlar bunun gerçeğe dönüşmesi için çok daha uzun süre beklemek zorunda kaldı.

1980’lerde hem dünya hem de moda değişmişti. 1985’te satılan astronot Barbie bebeklerin parlak gümüş rengi taytları ve uyumlu bir el çantası vardı.

Fuşya rengi karpuz kollu üst, mini etek ve pembe topuklu çizmeler giyiyordu.

Topuklu çizmeler kesinlikle uzay misyonundaki eşyalardan biri değildi ama NASA kadın astronotlara rimel, far ve ruj gibi makyaj malzemeleri vermişti.

Altı yeni kadın astronot Sally Ride, Judy Resnik, Anna Fisher, Kathryn Sullivan, Shannon Lucid ve Rhea Seddon‘un Kişisel Tercih Paketlerine (PPK) konulmuştu.


Sally Ride’a uzayda kullanabilmesi için makyaj malzemesi verilmişti.

Ride aslında makyaj yapmıyordu. Bir yıl sonra uzay yürüyüşü yapan ilk Amerikalı kadın olacak astronot Kathryn Sullivan da öyle.

Daha sonra Hubble Uzay Teleskobu’nun tamirinde önemli bir rol oynayacak Sullivan “Bazılarımız kozmetik paketine şaşkınlık ve rahatsız olma karışımı bir tepki verdi” diyor:

“Sadece makyaja ayrılmış bir paket hazırlanması, birilerinin bizim erkek çalışma arkadaşlarımıza göre daha az görev odaklı olduğumuzu ya da gazetecilerin beklediği o stereotipi sergilememiz gerektiğini düşündüğünü gösteriyordu.”

Fakat bütün kadın astronotlar kozmetik paketinden uzak durmadı.

Seddon internet sitesinde, “Ben azınlık adına konuştum. Uzaydayken fotoğraflarım çekilecekse geri planda kalmak istemedim ve bazı temel makyaj malzemeleri istedim. Uzay fotoğraflarında biraz ruj ve far sürmüş tek uzay yolcusu olmadığımı görmek ilginçti” diyor.

Ride hiç makyaj yapmadı ama kişisel pakette başka sorunlar da vardı.

Sally Ride: Amerika’nın Uzaydaki İlk Kadını kitabının yazarı Lynn Sherr, “Kadınlar zaten İngiliz yapımı Sterlin deodorantı, erkek saç toniği ve Old Spice tıraş kreminin yerine daha kadın dostu losyon ve kremlerin konulması için lobi yapmıştı” diye konuşuyor.

Fakat bazen eğitim gören altı kadının cinsiyetleri tamamen unutuluyordu.

Sherr “1978’de Enterprise Uzay Mekiği’nin test inişini görmeleri için davet edildiklerinde, ziyaret eden kadınlar da dahil bütün astronotlara günün anısına aynı hediyeler verilmişti. Altın kaplı kravat iğneleri ve kol düğmeleri” diyor.

Kişisel tercihler farklı olabiliyor ama yeni astronotların uzay yolculuğuna hazırlığının bir boyutu temel biyoloji bilgisi gerektiriyordu.

Sullivan daha önceki bir söyleşisinde “NASA’daki erkekler, kadınların kadın olabileceğini ve bu yüzden görev sırasında adet görebileceklerini fark etti” demişti.

“Sally için kişisel pakete tampon koydular. Tamponlardan birini çektiğinde bir dizi sosisi çıkartıyor gibiydi. Tamponlar, tamponlar, tamponlar, tamponlar. Yüz civarında tampon vardı. Dönüp ‘Bu yeterli olur mu?’ diye sordular. Sally kahkaha attı ve ironik bir şekilde ‘Hayır, hayır’ dedi.”

Anlaşılacağı üzere NASA’nın uzaya çıkacak mühendislik bilgisi vardı ama kadınların önceliklerini, adet döngülerini bile bilmiyorlardı.

Sullivan “En net ve eğlenceli hatalar mürettebat malzemesinin sağlanmasındaydı. Giysiler, paraşütler, kasklar ve hijyen gereklilikleri” diyor.

“Bence bütün bunlar masum hatalardı ve sorumlu ekipler bildikleri kadarıyla ellerinden geleni yaptı.”


Nasa, Anna Fisher gibi kadın astronotlar için
ekipmanlarda değişikliklere gitmek zorunda kalmıştı.

Kadın ve erkek mesaneleri temelde aynı olabilir ama küçük çocukları olan herkesin onaylayacağı gibi, erkek çocukların bezlerinde idrarın en çok toplandığı yerle, kız çocuklarınınki aynı değil.

NASA zaten o zaman kalkış, iniş ve uzay yürüyüşü sırasında takılan Maksimum Emicilik Giysisi (MAG) yani yetişkin bezini tasarlamıştı.

Fakat o zamana kadarki bütün uzay görevlerindeki astronotlar erkekti.

Kadınların boyları ve yapıları da farklı olduğu için (ortalamada erkeklerden daha kısa ve daha hafifler) NASA kadınlar için de yetişkin bezi tasarladı.

1978 girişli astronotlardan Anna Fisher, Eşit Haklar Meselesi adlı bir radyo belgeselinde “NASA kadınları programa kabul etme sözü vermişti. Görev kontrolde bile kadınlar vardı. Fakat çok az uçuş kontrolörü kadın vardı ve uçuş direktörü kadın hiç yoktu. İlk kadın uçuş direktörü 1984’teydi” diyor.

Ayrıca tarihsel olarak ABD’li astronotlar arasında sadece erkeklerin “doğru donanımlara” sahip olduğu inancı vardı.

Uzay Mekiği seçimine kadar NASA’nın astronotlarının hepsi, bir istisna dışında pilotlardı ve ordu geçmişleri vardı.

Harrison Schmitt tek istisnaydı. Apollo 17 ile jeolog olarak uzaya çıkan Schmitt de bir sivil olarak iki askeri üste jet ve helikopter uçuş eğitimi almıştı.

Birden “normal” astronot seçim kuralları uygulanmamaya başlandı. 35 yeni astronotun 15’i yine pilottu fakat bu kez 20 bilim insanı, fizikçi veya mühendis gibi görev uzmanları da vardı.

Ayrıca bu yeni kategorinin içinde altı kadın da bulunuyordu ve herkes bundan memnun değildi.

Fisher “Mike Mullane’in yazdığı ‘Riding Rockets’ kitabında bu konudaki duygularını çok açık ifade ettiğini biliyorum” diyor.

Mullane uzay mekiği astronotlarının arasına katıldığında pilottu ve sadece erkeklerin gittiği West Point Askeri Akademisi’nden mezun olmuş, Vietnam’da 134 muharebe uçuşu yapmıştı.

Fisher “Kendinizi yaşamınızın tehdit altında olduğu bir konumda bulursanız bu bilim geçmişine sahip insanların nasıl faaliyet göstereceğini merak ediyordu” diye konuşuyor.

Birkaç yıl önce Mullane ile New Mexico’daki evinde buluştuğumda kitabında olduğu gibi o dönemki cinsiyetçilik hakkında açık yüreklilikle konuştu.

“Katolik okulunda okuyorsunuz ve kadınların sadece birkaç görevi olduğuna inanıyorsunuz. Kadının başlıca rolü anne ve ev kadını olmaktı. Bu, yıllar boyunca beynimize işlendi. Dolayısıyla diş hekimi ya da sekreter bir kadın görmek çok sıra dışıydı. “

“Hem ben hem de ordudaki çoğu kişi bu insanların bu kadar farklı bir dünyaya nasıl adapte olacağı konusuna kuşkuluyduk. Bizim için aynı dünyaydı, yüksek performanslı hava araçları uçuruyorduk. Bu insanların da çok fazla katkıda bulunduğunu fark etmem uzun sürmedi. İlk görevimde Resnik ile, uzaya çıkan ikinci kadınla birlikteydim. Çok sevmiştim.”

Mullane, Ride ile ilişkisinin biraz daha sorunlu olduğunu kabul ediyor ama daha sonra başardıklarına tam bir hayranlık duyduğunu anlatıyordu.

“Sally bize gerçekten doğru kabiliyetleri olduğunu gösterdi” diyor.

Altı kadın astronotun eğitimleri sırasında, programa alınmaları sıklıkla şüphe ve alayla karşılanmıştı.

Sullivan “Bir gazeteci Mercury, Gemini ve Apollo araçlarında tüm pilotajı, uzay yürüyüşlerini ve bilim işlerini erkeklerin yaptığına dikkat çekti ve ‘tabii ki mekikte de bunu yapabilirler’ demişti. Yani gereksiz değil miydik veya sırf erkekleri izlemek için mi gidiyorduk?”

Bu tavır haber programlarının ötesinde de vardı.

Sherr “Komedi programı The Tonight Show’da Johny Carson ‘Mekik, Sally ayakkabılarına uyan bir çanta bulabilsin diye ertelendi’ diye espri yapmıştı” diyor.


Uzay Yolu’nda Teğmen Uhura’yı canlandıran Nichelle Nichols’ın
bir sonraki kuşaktaki kadın astronotlar üzerinde büyük bir etkisi oldu.

Aşırı derecede donanımlı olmalarına karşın, bu kadınlar sürekli kendilerini kanıtlamak zorundaydı.

En nihayetinde her bir görevde başarılı oldular. Örneğin Lucid beş kez uzaya çıktı, paha biçilmez araştırmalar yaptı ve 1996-2007 arasında uzayda en çok süre geçiren kadın unvanını elinde tuttu.

Ama önemli olan seçilmeleriydi ve aktris Nichelle Nicholls NASA’nın farklı kökenlerden astronotları bir araya getirmesinde önemli bir rol oynadı.

Nichols en çok 1966-69 yılları arasında yayımlanan Uzay Yolu dizisinde Teğmen Uhura’yı canlandırmasıyla tanınıyor.

Orijinal dizide düzenli olarak rol alan ilk siyah oyuncuydu.

1970’li yılların başında NASA’nın eşit fırsat sorumlusu Ruth Bates Harres, azınlıkların işe alınma programının “neredeyse tam bir fiyasko” olduğunu söyleyen bir rapor yazmış ve hızla işinden kovulmuştu.

Harres’in kovulmasının Kongre’de toplantılar yapılmasına yol açmasından sonra NASA tekrar işe aldı.

Yani NASA, bir sonraki astronot alım sürecinde bir şeyleri kanıtlamak zorundaydı.

Nichols’ün USS Enterprise’ın köprüsündeki konumu Amerikalılar üzerinde büyük bir etki yaptı.

Bu sayede NASA kadınları ve beyaz olmayanları teşvik etmek için tanıtım videolarında Nichols’u kullandı.

Ayrıca okullarda konuşmalar yaptı ve sonra 1979’da Ulusal Havacılık ve Uzay Müzesi’nin bir tanıtım filminde rol aldı.

35 astronot arasında üç Afrikalı ve bir Asyalı Amerikalı vardı. Uzaya çıkan ilk Yahudi Amerikalı kadın olan Resnik, Challenger faciasında hayatını kaybetmesinden önce sık sık Nichols’un kendisini nasıl astronot olmaya teşvik ettiğini anlatıyordu.

Yıllar sonra, 1992’de NASA’nın uzaydaki ilk Afrikalı Amerikalı kadın astronotu olan Mae Jemison da Nichols’ün nasıl kendisine ilham verdiğinden söz etti.

NASA bugün tamamen farklı bir kuruluş.

Mühendislik görev uzmanı Loral O’Hara Uluslararası Uzay İstasyonu (ISS) mürettebatına katıldı.

Bu sırada istasyonda aynı derecede etkileyici bir mühendislik geçmişine sahip olan Jasmin Moghbeli de vardı.

Moghbeli ayrıca 150’den fazla muharebe görevine çıkmış bir test pilotuydu. Yani “doğru yeteneklerin” artık sadece beyaz erkeklere ait olmadığını gösterdi.

Author: can tok

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir